Çölün İhtirası: Arap İsyanı - Yeni Mecmua

Çölün İhtirası: Arap İsyanı

 


            20. yüzyılın ilk çeyreği, ucu bucağı olmayan savaşlar silsilesine ev sahipliği yapmıştır. 1911 Trablusgarp Savaşı, 1912 Balkan Savaşları ve ardı sıra gelen Umumi Cihan Harbi bütün dünyayı devasa bir kaynayan kazana dönüştürmüştür. Bu karanlık devirlerde Osmanlı hâkimiyetinde olan Arap çölleri, içten içe bir ihtirasın pençesi altında kıvranıyordu.

            İngilizler, Kut’ul Amare ve Çanakkale savaşlarında ağır yenilgiler almış, doğuda bulunan sömürgelerini korumak için Kanal Cephesine özel bir ihtimam gösteriyordu. Bu sebeple Osmanlıların başını ağrıtmak ve dikkatlerini başka yöne çekmek için bu ihtirası beslemeye başladılar. Bu iş için en iyi aday ise Hicaz Emiri Şerif Hüseyin idi.

 

            Kendi Topraklarında Bir Yabancı: Şerif Hüseyin

            Şerif Hüseyin yaklaşık 30 yıl boyunca imparatorluğun payitahtında eğitim görmüş ve memleketinde bir yabancı hatta hain olarak görülmüştü. 1908 yılında bölgeye Hicaz Emiri olarak atanan Şerif Hüseyin, İttihat ve Terakki hükümetinden istediği desteği görmemiş, Hicaz bölgesindeki düşmanları Suudilerden ve kendisine karşı gösterilen iç muhalefetten korktuğu için yüzünü İngilizlere dönmüş ve gizlice isyan hazırlıklarına başlamıştı.

           

Çöl Muhafızları

Osmanlı İmparatorluğu ise birçok cephede savaşa girdikten sonra ardından kalan kutsal beldeleri korumak için 22. Hicaz Tümenini bırakmıştı. Bu tümenin kâğıt üzerinde 12.000 askeri olmasına rağmen tümenin mevcut asker sayısı 4.000 civarındaydı. Bölgedeki demiryolu, karakol ve garnizon kuvvetleri ile birlikte 2.000 civarında jandarma birlikleri vardı. Bütün bu askeri kuvvetler, tümen komutanı ve aynı zamanda bölge valisi olarak görev yapan Miralay Vehip Kaçı Bey’in emrine verilmişti. Şerif Hüseyin ise Vehip Bey’in bölgeye geleceğini duyduktan sonra isyan faaliyetlerini hızlandırmış ve Arap milliyetçilerinin kurduğu El- Ahd Örgütüne katılmıştı.

 

Kahramanlık ve Gaflet

Vehip Kaçı Bey ve Hicaz Muhafızı Basri Paşa, Şerif Hüseyin’in içten içe bir isyan hazırlığında olduğunu anlamış ve durumu Sadrazam Said Halim Paşa’ya bildirmişti ancak sadrazam bu şikâyetlere kulaklarını tıkadığı gibi Vehip Bey’i görevinden alıp onun yerine Galip (Pasiner) Paşa’yı atadı. Galip Paşa, kahraman bir kumandan olmasına rağmen Sarıkamış Cephesinde yaşananlardan dolayı İttihat ve Terakki Cemiyeti ile ters düşmüş ve gaflete kapılıp Şerif Hüseyin’i başıboş bırakmıştı.

 Böylece serbestlik kazanan Şerif Hüseyin, İngilizlerle daha da yakınlaşmıştı. Bu durum en çok İkinci Kanal Harekâtına hazırlanan İngilizlerin işine gelmişti zira Çanakkale ve Kut’ta Osmanlı şamarını yiyen İngilizler, Mısır’ı korumak istiyordu. Yine bu dönemlerde Suriye Valisi olan ve 4. Ordu Komutanlığını üstlenen Bahriye Nazırı Cemal Paşa, Suriye’de bulunan Arap aşiretlerini cezalandırması Şerif Hüseyin’i iyice korkutmaya başlamıştı.

 

İhanet

22. Hicaz Tümeninin 1.500- 2.000 kadar askerinin Kanal Cephesine yardıma gideceğini öğrenen Şerif Hüseyin, Galip Paşa’yı daha yaz gelmeden, eyaletin yazlık idare merkezi olan Taif’e gitmesi için ikna etmişti. Galip Paşa olacaklardan habersiz erkenden Taif’e giderek emrindeki birlikleri Cidde, Taif ve Mekke garnizonlarına dağıtmıştı. Şerif Hüseyin ise bu esnada oğulları Emir Faysal ve Emir Ali’nin komutasında 5.000 askeri, Kanal Cephesine yardıma göndermek bahanesiyle Medine civarına göndermişti. Şerif Hüseyin için artık her şey çok kolay görünüyordu. Vereceği bir emirle birlikte destekçileri isyanı başlatacak, Osmanlı askerleri organize olamayacağı için rahatlıkla avlanacak ve İngilizlerin beslediği Mısır’da bulunan sözde Arap aydınlarının propagandaları ile kendisi Büyük Arap Krallığının başına geçekti. Ancak bütün bu hayallerinin önünde bir engel vardı.

Medine Muhafızı Basri Paşa, Vehip Paşa’nın şüphelerinin ardından gitmiş ve Şerif Hüseyin’in ihanetini ispatlarıyla birlikte 4. Ordu Komutanı Cemal Paşa’ya iletmişti. Bununla yetinmeyen Basri Paşa, Medine civarında ciddi tedbirler almaya başlamıştı. 4. Ordu Komutanı Ahmed Cemal Paşa ise bu ihanetin bastırılması için yardımcısı 12. Kolordu Komutanı Miralay Ömer Fahreddin( Türkkan) Paşa’yı bölgeye göndermeye karar vermişti.[23 Mayıs 1916] Fahreddin Paşa hazırlıklarını yapana kadar Arap isyancıları birinci dalga saldırılarına başlamıştı.

 

Saldırı

İsyancılar bölgedeki telgraf hatlarına zarar vererek garnizonların haberleşmesini engelleyerek kendilerinden emin bir şekilde 5 Haziran 1916 günü aldıkları takviyeler sayesinde 20.000 civarı düzensiz birlik ile Emir Faysal’ın komutasında Medine’ye saldırdı. Ancak Basri Paşa’nın daha önceden aldığı tedbirler ve Fahreddin Paşa’nın hızlı müdahalesi ile bu saldırı kolayca bertaraf edildi. İsyancılar, bu saldırının hemen ardından 9 Haziran 1906 günü Binbaşı Hüseyin Hüsnü Bey’in yönetimindeki Cidde garnizonunu kuşattı. Hüseyin Hüsnü Bey’in inatçı direnişi burada isyancıların umutlarını kırdı lakin bu isyanı kendisi için çok gerekli göre İngilizler bölgeye iki tane zırhlı gemi göndererek, Cidde’yi 7 gün boyunca top atışına tuttular. 16 Haziran 1906 günü yerli halkın zarar görmesinden çekinen Binbaşı Hüseyin Hüsnü Bey, birlikleri ile teslim oldu.


Yorum Gönder

0 Yorumlar