Deli Deli Küpeli (1986)

 

    Yolların kar ile kapandığı bu yüzden dış dünyadan kopan hatta 12 Eylül'ün bile ulaşamadığı ücra bir kasabada sosyal hayat kapanma noktasındadır. Bir yandan tefeci bir ağa tüm kasabayı haraca bağlamış öte yandan dünyadan kopukluğu fırsat bilen bir tüccar karaborsacılık yapmakta; oduncu ve fırıncı da zaruri ihtiyaçları fahiş fiyatlara sunmaktadır. Tüm bu ahlâksızlıklar da resmî açıdan siyasi kariyeri olan bir avukat; gayriresmî açıdansa bir eşkıya tarafından savunulmaktadır. Kasabalı bu muhtaçlığın içerisinde bir kurtarıcı beklemektedir. Müstakbel kurtarıcı kabul edilen kişi ise ancak yollar açıldıktan sonra kasabaya gelebilecek olan kaymakamdır. Peki yollar açılana dek mevcut sömürü düzenini değiştirecek olanlar kimlerdir; hastaneden kaçmış iki deli!

    Kara kışta bilmeden kasabanın kaymakamlık binasına sığınan bizim kural tanımaz delilerimiz, halkın kurtarıcıya olan açlığı ile kaymakam ve hakim sanılmışlardır. Kendilerine yüklenen bu sıfatları kolayca kabul eden delilerimiz, kural tanımaz bir cesaretle halkın yarasına merhem olmaya başlamışlardır. Deli kaymakamımız öncelikle halkın baş düşmanı karaborsacıları teftiş ederek kâh mallarına el koymuş kâh fiyatları düşürmüştür. Kanunî açıdan üzerine gelen avukatı görmezden gelmiş, gayriresmî baskı yapan eşkıyanın da köküne kibrit suyu dökmüştür. Halkın sosyal hayattaki önemine vurgu yaparak imece usulüyle kasaba içindeki yolları kahvede boş oturanlara temizletmiştir. Halkın faizci ağaya olan borçlarını bir çırpıda silerek kural tanımazlığını tazelemiştir. Yollar açılana kadar yaptığı tüm icraatları not ederek bırakmış, yollar yavaştan açılınca da hakim ve kendine sevdalanan kasabalı bir kadın ile birlikte oradan ayrılmıştır.

    Döneminin siyasal, sosyal ve ticari çarpıklıklarını son derece hicivli bir şekilde anlatarak tarihimizin en cesur filmlerinden biri olmayı hak etmiştir.

Kazım Marmara- Odysseus